TÜRK EKONOMİSİNİN ASIRLIK ÇINARLARI - Develi'nin 3 kişiyle başlayan lezzet yolculuğu, bin çalışan ile devam ediyor

TÜRK EKONOMİSİNİN ASIRLIK ÇINARLARI - Develi'nin 3 kişiyle başlayan lezzet yolculuğu, bin çalışan ile devam ediyor

Gaziantep'te 1912 yılında 30 metrekare dükkanda 3 kişi ile başlayan, bugün "Develi'nin kalesi" olarak nitelendirilen Samatya'da 1966'da İstanbul yolculuğuna başlayan işletme, 12 şubede bin çalışanı ile lezzet yolculuğunu sürdürüyor- Türk mutfağının zengin

İSTANBUL (AA) - EDA TOPCU - Gaziantep'te 3 kişi ile 30 metrekarede başlayan Develi'nin hikayesi, 107. yılında dördüncü kuşak aile üyeleri, bin çalışan ve kuşaktan kuşağa mirası sürdüren misafirleriyle devam ediyor.

Halen Develi Restaurantları Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Arif Develi’nin dedesi tarafından 1912 yılında Gaziantep'te kurulan Develi Restaurant, 1966 yılında İstanbul'un tarihi mekanlarından ve "Develi'nin kalesi" olarak nitelendirilen Samatya'ya taşındı. 6 yaşında mesleğe adım atan Arif Develi'nin çalışkanlığı ve titizliği sayesinde "Develi" adı bir efsane haline geldi.

Bugün Samatya'da bir klasik haline gelen ve gurmelerin uğrak yeri olan Develi, Türk mutfağının zenginliğini, inceliğini en iyi şekilde yansıtıyor. Develi, Gaziantep mutfağı ile yetinmeyerek Ege, Akdeniz ve Orta Anadolu yörelerinin farklı tatlarını da özenle sunuyor.

Arif Develi'nin oğulları Ali ve Nuri Develi tarafından geleceğe taşınan Develi'de, Arif Bey’in öğretileriyle yetişmiş ve uzun yıllar bu çatı altında olan ustalar ve hizmet ekibi de mirasın diğer sahipleri olarak öne çıkıyor.

İşletme, bir asrı aşan lezzetini 12 şubede müşterilerine sunmaya devam ediyor.


- "İlerleyen yıllarda yurt dışına da açılmak istiyoruz"


Develi Restaurantları Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Develi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1912 yılında 3 kişi ile 30 metrekarede başlayan hikayeyi aynı başarıyla sürdürmek için uğraştıklarını ifade ederek, ilerleyen yıllarda yurt dışına da açılmak istediklerini söyledi.

Şirketin 4. kuşak üyesi olarak, asırlık şirket olmanın, sunduğu avantajların yanı sıra kendilerine getirdiği sorumluluklar da olduğunu belirten Develi, şunları kaydetti:

"Üzerimizdeki çok büyük bir sorumluluk. Çünkü artık Develi, sadece Develi ailesinin bir markası değil, Develi'yi sevenlerin bir markası, burada çalışan arkadaşlarımızın bir markası... Ben akşamları restorana 4. kuşak olarak çıkıyorum ama insanlar da buraya 4. kuşak olarak geliyor. İnsanlar için Develi, restorandan daha fazlası... Kimi misafirimizin rahmetli babası, kiminin karısıyla ilk yemek yediği yer, kiminin üniversiteyi kazandığında ilk kutlama yaptığı yerdir. Akşamları bu gibi hikayeleri çok fazla dinliyoruz. Develi, insanlar için restoranın ötesinde, anılarına ev sahipliği yapan bir mekan... Bu, bizim için çok değerli."


- "Develi evimiz, onlar da bizim evimize gelen misafirler"


Nuri Develi, şirket geleneği olarak "müşteri" kelimesini kullanmadıklarını, mekana gelenlerin müşteri değil, "misafir " olduğunu ifade ederek, "Develi evimiz. Onlar da bizim evimize gelen misafirler. Develi olarak misafir odaklı değil, personel odaklıyız." diye konuştu.

Personelin kendileri için büyük önem taşıdığını kaydeden Develi, şöyle devam etti:

"Önce personel odaklıyız. Çünkü bizim aynamız, burada çalışan arkadaşlarımız... Öncelikle çalışanımıza değer veriyoruz. Onlar da burada çalışan gibi değil, burayı kendi evleri, kendi markaları gibi görüyorlar. Bu sevgiyi, buraya gelen misafirlere yansıtıyoruz. 100 yıllık marka olabilmek için işinizi hakkıyla yapmalısınız.

Çalışanınıza ve misafirinize karşı dürüst olursanız çalışanınız da, misafiriniz de sizi sırtında taşıyarak uzun yıllar götürür. Üniversitede bitirme tezimi 'aile şirketlerinde kurumsallaşma' üzerine yazdım ve güzel bir slogan bulmuştum. Aile şirketleri, matematiksel işleme benzer. Birinci kuşak toplar, ikinci kuşak çarpar, üçüncü kuşak çıkarır, dördüncü kuşak böler. Biz dördüncü kuşağız ama Allah'ın izniyle amacımız, markayı bölen ya da çıkaran olmak değil, toplayan, hatta çarpan olmayı hedefliyoruz."


- "Bu hikayenin arkasındaki kahraman babam"


Babası Arif Develi'nin 2 yaşında babasını kaybettiğini ve 6 yaşında çalışmaya başladığını anımsatan Nuri Develi, bu hikayenin arkasındaki kahramanın babası olduğunu söyledi.

Develi, Arif Develi'nin küçük yaşlarda tepsi taşımaktan boynunun kısa kaldığını belirterek, şunları kaydetti:

"22 yaşında İstanbul'a gelip tırnaklarıyla kazıyarak markayı bu noktaya getiren bir adamın oğlu olarak, bu matematiksel işlemde çıkaran ya da bölen olursam bunun hesabını veremem. Bayrağımızı daha ileriye taşımayı hedefliyoruz. Biz kuşak çatışması yaşamadık. Babamız bizim yenilikçi ruhumuza, biz de onun hayat tecrübesine saygı duyuyoruz. Develi, kendini Develi yapan, geleneklerinden ve öz değerlerinden vazgeçmeyen ama yeniliği de her daim takip eden, hem gelenekçi hem yenilikçi bir firma."


- "Kebap 'duygusal' oldu"


Develi Restaurantları Yönetim Kurulu Üyesi Develi, değişen teknoloji ve koşullarda insanların tercih edebilme ve alternatifleri görebilme şanslarının çok yükseldiğini ifade ederek, "Fark yaratmayan, rekabet edemez. Artık fark yaratmanız lazım." dedi.

Şirket olarak her geçen gün daha iyi olmanın zorunluluk olduğunu, artık bunun da yetmediğini belirten Develi, iyi olmanın yanı sıra tüketicinin ne istediğini iyi bilmek gerektiğini söyledi. Develi, değişen tüketici alışkanlıklarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Mesela, yakın zamanda Sevgililer Günü'ydü. Bundan 10-15 yıl önce Sevgililer Günü'nde sevgilinize 'gel seni kebapçıya götüreyim' deseydiniz sevgiliniz sizden ayrılırdı. Fakat biz bu Sevgililer Günü'nde bütün restoranlarımızda rezervasyonu bir gün önceden kestik. Kebap 'duygusal' oldu. Eskiden yeme-içme sektöründe iyi lezzet yeterliydi. Sonra Türkiye'de servise önem verilmeye başlandı. İyi yemek, iyi servis oldu ama artık bu da yetmiyor, iyi yemek, iyi servis, iyi ambiyans... Son yıllarda Türkiye'de ambiyansın öne çıktığını görüyoruz. O yüzden kendimizi yeniliyoruz."


- "Masalarda kalan yemekleri ayrıştırıyor, hayvan barınaklarına ulaştırıyoruz"


Nuri Develi, sosyal projelerde yer almaya önem verdiklerini, sektörün liderlerinden bir firma olarak sosyal projelere sırtlarını dönmek istemediklerini belirterek, "Bundan dolayı çok mutluyuz. Mesela, masalarda kalan yemekleri ayrıştırıyoruz, bunları hayvan barınaklarına ulaştırıyoruz. İstanbul'da bunu ilk yapanlardan biri biziz. Çok güzel tepkiler alıyoruz. Gelen konuklarımız bu konuda çok destek oluyorlar." diye konuştu.

Develi'nin 100. yılında "dillere destan" bir davet vermek yerine Gaziantep'te okul yaptırdıklarını hatırlatan Develi, "Babam memleketine aşık bir adam. 12 tane restoran açtık ama bana sorarsanız bugüne kadar yaptığımız en anlamlı yatırımımız okuldu." dedi.


- "Hayatta insana bir tek işi ihanet etmez"


Develi, Türkiye'de yeme içme sektöründe her zaman yeni trendlerin ön plana çıktığını belirterek, "Şu an steak öne çıktı. Bir dönem fast food çok öndeydi. Biz çok şanslıyız. Çünkü kebap mutfağını sunuyoruz. Türk insanı ne olursa olsun dönüp dolaşıp kebap masasında tekrar buluşuyor. Çünkü özümüz bu." diye konuştu.

Kullanılan ürünlerin kalitesinin kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Develi, "Satın alma toplantılarında prensibimiz, en kaliteli ürünü bulup onun pazarlığını yapmak. Bu restoranın kapısından kalitesiz ürün girmesin. İşinizi iyi yaparsanız karşılığını mutlaka alırsınız. Çok sevdiğim bir abim geçenlerde 'Hayatta insana bir tek işi ihanet etmez, ne verirsen onu alırsın' dedi. Çok doğru..." ifadelerini kullandı.


- "Marka bizim namusumuz"


Nuri Develi, çok sık şirketi satın alma teklifleri geldiğini belirterek, "Özellikle Arap dünyasından satın almak için kapımızı çalan çok oldu ama bizim için markanın bir rakamı yok. Bu markanın arkasında çok ciddi bir emek var. Marka bizim namusumuz. Bu babamızdan bize kalan bir miras, hatıra, değer... Bu yüzden satmayı düşünmüyoruz." dedi.

Develi'de işveren-çalışan pozisyonundan ziyade aile ortamı bulunduğunu ifade eden Develi, "Şirkette en yeni dediğimiz 15 yıllık... 30-35 yıldır bizimle beraber olan, 18 yaşında İstanbul'a gelip babamın yanında işe başlayan, bugün 'O bizim patronumuz değil, babamız' diyen kişilerle bu yola devam ediyoruz. Ben kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Onlara çok büyük minnet borcumuz var. Çalışanlarımız sayesinde buradayız. Bu markanın asıl sahibi biz değil, Develi'nin emekçileridir. Onlara bir kez daha teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.

Kaynak:Haber Kaynağı

Bu haber toplam 102 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler