Anayasa Mahkemesinden hak ihlali kararı

Anayasa Mahkemesinden hak ihlali kararı

Yüksek Mahkeme, 2005'te mevzileri kontrol eden bir teğmenin, korucu tarafından vurularak şehit edilmesine ilişkin yürütülen soruşturmanın makul sürede tamamlanmaması ve etkili yürütülmemesinde hak ihlali sonucuna vardı- İhlalin sonuçlarının ortadan kaldır

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, 2005'te mevzileri kontrol eden bir teğmenin, korucu tarafından vurularak şehit edilmesine ilişkin yürütülen soruşturmanın makul sürede tamamlanmaması ve etkili yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete'de yer alan karara göre, Şırnak'ta görev yapan Teğmen G.Y, 27 Ocak 2005'te silahlı terör örgütü mensuplarına karşı yapılacak pusu icrası için zıpkın timlerinden birinin komutanı olarak görevlendirildi.

Teğmen G.Y, 28 Ocak 2005'te gece timindeki geçici köy korucularını mevzilerinde denetlediği sırada korucu M.A.E. tarafından vurularak şehit oldu. Olay sonrasında tümen ve tugay komutanlıklarınca ayrı ayrı idari tahkikat yürütüldü, raporlar hazırlandı. Bu süreçte timde görevli geçici köy korucuları ile sürece dahil olan tüm askeri personelin beyanı alındı.

Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanan korucu M.A.E. sorgusunda ve yargılama sürecinde verdiği ifadede, gece mevzideyken gelenlerin terörist olduğunu zannederek ateş ettiğini belirtti.

Sanık M.A.E. hakkında kamu davası açıldı. Askeri Mahkeme'deki yargılamada görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine ve tutuklu kaldığı süre ile delillerin toplanmış olduğu gözetilerek sanığın tahliyesine hükmedildi. Askeri Yargıtay, görevsizlik kararını onadı, yargılamaya Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Bu mahkemenin de görevsizlik kararıyla dosya Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

Ağır Ceza Mahkemesi, 27 Mart 2012'de sanığa taksirle adam öldürme suçunu işlediği kanaatiyle 3 yıl 5 ay 20 gün hapis cezası verdi.

Bu karar, teğmenin ailesi tarafından temyiz edildi. Temyiz üzerine Yargıtay, 25 Eylül 2013'te zaman aşımının dolması nedeniyle düşme kararı verdi. Öte yandan askeri yetkililer hakkında yürütülen ceza soruşturmasında yargılananlar hakkında Askeri Mahkeme beraat kararına hükmetti. Teğmenin ailesinin bu karara karşı temyiz istemi reddedildi. Karar, Askeri Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti.

Yaşanan yargı sürecinin ardından teğmen G.Y'nin anne ve babası Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvurucular, askerlikle ilgili kriterlere aykırı görevlendirme sonucunda ölüme sebep olunması ve meydana gelen ölüm olayına ilişkin etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü.

Yüksek Mahkeme, yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti. Ayrıca Anayasa Mahkemesi, şehit teğmenin anne ve babasına, soruşturmanın makul sürede tamamlanmaması nedeniyle ayrı ayrı 73 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

- Karardan

Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin boyutunun, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirdiği belirtilen kararda, soruşturmada ölüm olayının nedenini veya sorumlu kişilerin belirlenmesi imkanını zayıflatan bir eksikliğin, etkili soruşturma yükümlülüğüne aykırılık oluşturabileceği bildirildi.

Ekspertiz raporlarında olay yerinden elde edilen 10 boş kovanın sanık ve diğer korucuların silahlarıyla ilişkili olmadığının tespit edildiği aktarılan kararda, yapılan incelemede kovanlardan 5'inin 2006 yılında yine aynı askeri birlikte bir piyade onbaşının kazaen vurularak öldürülmesi olayında da kullanılan tüfeğe ait olduğunun belirlendiği ifade edildi.

Yargılama sürecinde bu tüfeğin başvurucuların oğlunun şehit edildiği tarihte hangi askeri personelin zimmetinde olduğunun tespit edilemediğine işaret edilen kararda, bu belirsizliklerin olayın gerçekleşme koşullarının tespiti açısından soruşturmanın etkililiğini zedelediği vurgulandı.

Kararda, şehidin otopsi raporunda vücuda giren 2 mermi çekirdeğinin vücuttan çıktığı yönünde tespite yer verildiği halde olay yerinden hiçbir mermi çekirdeğinin elde edilemediği kaydedildi.

Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçesinde, olay sonrasında toplanan boş kovanlarla daha önceden bölgede bulunan boş kovanların karışmış olabileceği, bölgede bulunan kovanların sanığın silahından atılmadığı tespit edilmesine rağmen sanığın kullandığı kovanların sanık yakınları tarafından toplanmış olabileceği değerlendirmeleriyle eksikliklerin gerekçelendirdiği aktarılan kararda, bu durumun Ağır Ceza Mahkemesince sanığın silahından çıkan boş kovanların ve mermi çekirdeklerinin olay yerinden elde edilememesinin gerekçesi olarak kabul edilmesinin, yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğünün gereği olan hassasiyetle bağdaştığı belirtildi.

Kararda, "Teğmenin şehit edilmesinde kullanılan silahın ve bu silahın olay günü kimin kullanımında olduğunun açığa çıkarılmasının maddi gerçeğin ve olayın gerçekleşme şartlarının ortaya konması açısından zorunlu olduğu, tüm bu belirsizlikler giderilmeden olayın aydınlatılamayacağı değerlendirilmiştir." tespitine yer verildi.

- "Keşif yapılmaması önemli bir eksiklik"

Başvurucunun, yargılamanın tüm aşamalarında ısrarlı ve ayrıntılı biçimde oğlunun kasten öldürüldüğüne yönelik iddia ve itirazlarda bulunduğunun altı çizilen kararda, olay yeri incelemesine katılan askeri personelin de tanık sıfatıyla alınan beyanında olayda kasıt olduğunu düşündüğünü ifade ettiği anlatıldı.

Kararda, başvurucunun bu iddiaları ve taleplerine rağmen Ağır Ceza Mahkemesince olay yerinde ve saatinde uygulamalı keşif yapılmamasının soruşturmanın etkililiği açısından önemli bir eksiklik olduğu belirtildi.

Soruşturmanın etkililiğini zedeleyen bir diğer eksikliğin ise olay yerinde bulunan koruculardan birinin olayın gerçekleşmesinden önce cep telefonu ile konuştuğuna dair iddiaların tüm yönleriyle araştırılmaması olduğuna işaret edilen kararda, olayın gerçekleştiği gün ve ertesi gün olağan dışı sayıda görüşme yapan korucunun kimlerle görüştüğünün araştırılmadığı ifade edildi.

- "Soruşturma makul süratle yürütülmemiştir"

"Olayın bu yönüyle aydınlatılmaya çalışılmaması etkili soruşturma yürütülmesinin gerektirdiği titizlikle bağdaşmamakta, eksik araştırma nedeniyle suçun nitelendirilmesi değişmekte ve bu nitelendirme sonucunda daha hafif bir suça ilişkin zaman aşımı hükümleri olaya uygulanmaktadır." görüşüne yer verilen kararda, şunlar kaydedildi:

"Soruşturmanın etkililiği bakımından değerlendirilecek son husus ise soruşturmanın makul süratle tamamlanıp tamamlanmadığıdır. Meydana gelen olayın gerçekleşme şartlarının tespitinin bazı güçlükler arz etmesi nedeniyle yargılamanın uzun zaman alması anlaşılabilir bir durum olmakla birlikte soruşturmadaki hiçbir unsur yargılamanın bu denli uzamasını haklı kılmamaktadır. Olayla ilgili soruşturmanın 8 yıl 7 ayı aşkın bir sürede tamamlanması nedeniyle soruşturma yaşam hakkının gerektirdiği makul süratle yürütülmemiştir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde soruşturmada delilerin toplanması ve muhafazası konusunda önemli bir kısım eksikliklerin var olduğu, soruşturma sonucunda elde edilen delillerin ise soruşturma makamlarının kararlarında kapsamlı ve nesnel bir analize tabi tutulmadığı değerlendirilmiştir. Olaya dair soruşturmanın makul bir sürede tamamlanmadığı gözetilerek olaya ilişkin etkili bir soruşturma yürütülemediği kanaatine varılmıştır."

Kaynak:Haber Kaynağı

Bu haber toplam 77 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler